Dünya Tüberküloz Günü
1882 yılında tüberküloz basilini bulan Robert Koch’un bu önemli keşfini Berlin’de bir tıp kongresinde bildirdiği 24 Mart tarihi “Dünya Tüberküloz Günü” olarak anılmakta ve önemli bir bulaşıcı hastalık olma özelliğini günümüzde de sürdüren tüberküloza karşı toplumun farkındalığını arttırmak amaçlanmaktadır.
Dünya nüfusunun yaklaşık dörtte biri tüberküloz ile enfektedir. Bu insanların %10’unda yaşamlarının bir döneminde verem hastalığının ortaya çıkacağı düşünülmektedir. Hastalık erkeklerde kadınlardan daha sık görülmekte ve çoğunlukla ekonomik olarak üretken yaş grubundaki erişkinleri tutmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) 2020 yılı Tüberküloz raporu özetine ulaşmak için lütfen tıklayınız.
Bulaşma Yolları
TB basilinin kaynağı, tedavi görmemiş veya düzenli tedavi görmeyen aktif akciğer ve gırtlak (larinks) veremi olan hastalardır. Hasta insanlardan öksürme ve hapşırma ile ortama yayılan mikrobun solunum yolu ile alınması sonucu bulaşır. Basil kaynağı ile karşılaşma süresi, ortamın genişliği ve havalanması bulaşmada önemlidir.
En çok hastanın aile bireylerine ve yakın çalışma arkadaşlarına bulaşma olur. Tedavi ile basil sayısı çok kısa sürede azalır. Hastaların çoğunda ortalama 2-3 haftada bulaştırıcılık yok olur.
Belirti ve Bulguları
Tüberküloz enfeksiyonu, basilin vücuda girmesinden sonra 8-10 haftada tüberkülin deri testinin (TDT/ppd) pozitifleşmesi ile kendini gösterir. Bu bir hastalık durumu değildir. Vücutta verem basilinin sessiz durduğu ve adeta hapsedildiği bir durumdur. Vücut direnci düşünce basil çoğalarak hastalanmaya yol açabilir. Enfeksiyonu olan insanların yaklaşık %10’unda yaşamlarının bir döneminde TB hastalığı gelişir.
Hastalığın gelişmesine yol açan vücut direncini düşüren hastalıklar ve etkenler vardır. HIV/AIDS vücut direncini en çok kıran hastalıktır. Bunun dışında şeker hastalığı, böbrek hastalığı, bazı kanserler, ilaç ve alkol bağımlılığı, sigara, madenci hastalığı ve diğer bazı ciddi kronik hastalıklar da vücut direncini düşürür. Bebeklerde ve yaşlılarda da vücut direnci düşük olduğundan hastalanma fazla olur. Klinik bulguların yani şikayetlerin ortaya çıktığı duruma TB hastalığı denilir. Verem hastalığı vücudun bütün organlarını tutabilir ancak en çok akciğerlerde görülür (%60-70). Hastalığın tuttuğu diğer organlar arasında en sık görülenler; akciğer zarı, lenf bezleri, kemikler, böbrekler ve beyin zarlarıdır (menenjit).
Hastalığın etkilediği organ tutulumlarına göre şikayet ve bulgular çok farklıdır:
Genel yakınmalar: Halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, çocuklarda kilo alamama, gece terlemesi.
Solunum sistemi yakınmaları: Öksürük, balgam, öksürükle kan tükürme, göğüs-sırt-yan ağrısı, nefes darlığıdır.
Larinks veremi ses kısıklığı yapabilir. Diğer organları tutan TB hastalığında ilgili organa ait bulgular olabilir (lenf bezi büyümesi, idrarda kan, eklemde şişlik vb.).
İki- üç haftadan uzun süren ve özgül olmayan antibiyotik tedavisi almış olmasına rağmen klinik yanıt alınamayan öksürükte bu hastalıktan şüphelenmek gerekir.
Tanısı
Verem hastalığının kesin tanısı, balgamda verem mikrobunun gösterilmesi ile konulur. Basilin mikroskopta gösterilmesi ya da kültürde üretilmesi gereklidir. Hastanın semptomları ve röntgen bulguları, hastalıktan şüphelenmeyi sağlar. Semptomlar yavaş gelişir.
Akciğer veremi akciğer röntgen filminde bazı belirgin değişikliklere yol açar. Bu değişiklikler doktorun veremden şüphelenmesine yol açar. Verem tanısında kullanılan deri testi (TDT) vücutta mikrobun olduğunu gösterir. Enfeksiyon veya hastalık olabilir. Bu konudaki değerlendirmeyi ilgili doktor yapar.
Bildirim ve Kayıt
Tüberküloz, bildirimi zorunlu bir hastalıktır. Tüm sağlık kurum ve kuruluşlarında tanı konulan hastaların 24 saat içinde ilgili Toplum Sağlığı Merkezine bildirilmesi gereklidir. Tanı konulan tüm verem hastaları verem savaş dispanserinde kaydedilir.
Tedavi
Toplum Sağlığı Merkezi Verem Savaşı Dispanseri Birimlerinde (VSD) tüberkülozun teşhis ve tedavisi ücretsizdir.
Veremin tedavisi standarttır. Bu standart tedavi, hastanede ya da dispanserde aynı şekilde düzenlenmektedir. Yeni verem hastalarının tedavisinde standart tedavide genellikle iki ay 4 farklı ilaçla ve dört ay 2 ayrı ilaçla olmak üzere 6 aylık tedavi uygulanmaktadır.
Tedavide kullanılan bütün ilaçlar verem savaşı dispanserlerinden ücretsiz verilir.
Tedavide verilen ilaçların düzenli içilmesi çok önem taşır. Çünkü hastaların bir kısmı tedaviyi terk etmekte ve toplumda basil saçmayı sürdürmektedirler. Hastanın ilaçlarını içtiğinden emin olmak için her doz ilacı bir sağlık personelinin veya başka bir görevlinin gözetiminde içirtmek en uygun yoldur. Buna doğrudan gözetimli tedavi (DGT) denilir.
Tedavinin dispanserde ya da hastanede başlanması gerekir. Aylık takiplerinin de dispanserde yapılması uygundur. Tedaviyi sonlandırana kadar özenle sürdürmek gerekmektedir.
Dirençli Tüberküloz
Tüberküloz tedavisinde ilaçlar eksik ya da düzensiz kullanılırsa hastalık iyileşmez. Tam tersine tedavisi güç bir duruma gelir. Bu duruma dirençli tüberküloz denir. Özellikle çok ilaca dirençli tüberküloz (ÇİD-TB) (İzoniyazid ve Rifampisin’e direnç) tüm dünyada önem arz etmektedir.
DSÖ tahminlerine göre Dünya genelinde yeni olguların %4,1’i ve önceden tedavi görmüşlerin %19’u ÇİD-TB’dir. Dirençli tüberkülozun daha ileri aşamasında bazı ikinci seçenek ilaçlara da direnç gelişmektedir, bu duruma yaygın ilaç direnci denmektedir (YİD-TB). DSÖ tahminlerine göre ÇİD-TB olgularından %6,2’si yaygın ilaç dirençlidir.
Ülkemizde dirençli verem hastalarının tedavisi Ankara Atatürk Sanatoryum Hastanesi, İstanbul Yedikule, İstanbul Süreyyapaşa, İzmir Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastaneleri ve bazı üniversite hastanelerinde yapılmaktadır.
Temaslı Muayenesi ve Koruyucu Tedavi
Bulaştırıcı verem hastası ile aynı havayı paylaşan ve verem basiline maruz kalan kişilere “temaslı” denilir. Tüberküloz hastası ile teması olan kişide enfeksiyon gelişimini önlemek ve tüberküloz enfeksiyonu olan kişide hastalık gelişimini önlemek amacıyla koruyucu ilaç tedavisi verilmektedir.
Tüberküloz hastasının aile bireyleri ve diğer temaslıları dispanserlerde ücretsiz olarak muayene edilir ve gerekli tetkikleri yapılır. Temaslı muayenesi sonucunda hasta olduğu tespit edilenlere tedavi edilir. Hasta olmayan fakat olma riski taşıyan kişilere koruyucu ilaç tedavisi verilir. Koruyucu ilaç tedavisi tek ilaçla ve 6-9 ay süreyle verilir. Bu tedavinin hastalanmayı %90’a varan oranda önlediği bilinmektedir.
Verem Aşısı - BCG (Bacille Calmette Guerin)
BCG aşısı özellikle çocuklarda kanla yayılan ve ağır seyreden verem hastalığını (menenjit ve miliyer TB) önlemede çok etkilidir. Ülkemizde BCG aşısı doğumdan sonra 2. ayını bitiren bebeklere aile sağlığı merkezleri ve verem savaşı dispanserlerinde ücretsiz olarak yapılmaktadır. Aşı zamanı geçirilirse, 6 yaşa kadar yapılabilir, ancak bu durumda önce tüberkülin deri testi (TDT- PPD) yapılması gerekir.