10 Soruda Salmonelloz
Değerli Meslektaşlarımız,
Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği (EKMUD), 30 Ocak 2025 tarihinde "10 Soruda Salmonelloz" konulu bir webinar düzenledi. Webinarda, Prof. Dr. Meltem Taşbakan, Prof. Dr. Emine Parlak ve Asis. Dr. Ayşe Merve Parmaksızoğlu Aydın konuşmacı olarak yer aldı. Etkinlik, Instagram üzerinden @trekmud hesabından canlı olarak yayınlandı.
Canlı yayınımızda anlatılan soruları ise aşağıda görebilirsiniz.
Saygılarımızla
Türkiye EKMUD
1. Salmonella bakterilerinin özelliklerinden kısaca bahseder misiniz?
Salmonella cinsi bakteriler; Enterobacteriaceae ailesine ait, gram-negatif, fakültatif anaerop, hareketli, sporsuz ve kapsülsüz basillerdir. Doğada yaygın olarak bulunur ve hem insanlarda hem de hayvanlarda çeşitli enfeksiyonlara yol açabilir.
İnsanlarda akut gastroenterit, tifo-paratifo, bakteriyemi ve lokal organ enfeksiyonlarına sebep olur. Özellikle besin kaynaklı enfeksiyonlarda önemli bir role sahiptir.
Dünya genelinde yılda yaklaşık 94 milyon salmonelloz olgusu görülmekte ve bu olguların 155.000'ininölümle sonuçlandığı tahmin edilmektedir. ABD'de ise her yıl yaklaşık 1,4 milyon olgu tespit edilmekte ve bu durum 25.000 hastaneye yatış ve 420 ölümle sonuçlanmaktadır.
Serotipleri:
S. typhi ve S. paratyphi sadece insanlarda hastalığa yol açar.
S. enteritidis, S. typhimurium, S. infantis gibi serotipler ise hem insanlarda hem de hayvanlarda enfeksiyona neden olabilir.
Özellikle S.typhimurium ve S. enteritidis, gıda kaynaklı enfeksiyonlarda en sık karşılaşılan türlerdendir.
Antijen Yapısı:
Üç temel antijen grubu bulunur:
H antijeni (flagella)
O antijeni (hücre duvarı)
Vi antijeni (özellikle S. typhi'de bulunur ve virülansla ilişkilidir)
Direnç ve Yaşam Koşulları:
Nemli ve ılık ortamlarda daha hızlı üreyebilir.
Asitli ortamlarda hayatta kalma yetenekleri sınırlı olduğundan, mide asidi koruyucu bir bariyer görevi görür.
Düşük sıcaklıklarda uzun süre hayatta kalabilir ve özellikle gıdalarda dondurulmuş halde uzun süre bulaşıcılığını sürdürebilir.
Bu bilgiler ışığında, salmonella enfeksiyonlarının kontrolünde hijyen kuralları, gıda güvenliği ve çapraz bulaşma riskinin azaltılması hayati önem taşımaktadır.
2. Salmonella bakterileri nasıl bulaşır?
Salmonella bakterileri; insanlara ve hayvanlara kolaylıkla bulaşabilen ve çevrede yaygın olarak bulunan mikroorganizmalardır. Bulaşma yolları oldukça çeşitlidir ve aşağıdaki başlıklar altında incelenebilir:
1. Gıda Kaynaklı Bulaşma
En yaygın bulaşma yolu kontamine gıdaların tüketilmesidir. Özellikle:
Az pişmiş veya çiğ tavuk eti
Yumurta ve yumurtadan yapılan ürünler
Pastörize edilmemiş süt ve süt ürünleri
Et (kıyma, sucuk, sosis vb.)
Balık ve kabuklu deniz ürünleri
Dondurulmuş gıdalar (örneğin dondurulmuş karides)
Kuru gıdalar (fındık ezmesi, baharatlar, un gibi ürünler)
Bu tür gıdaların yeterince pişirilmemesi veya uygun saklama koşullarına dikkat edilmemesi durumunda bulaşma riski artar.
2. Hayvan Teması ile Bulaşma
Bazı serotipler, bazı hayvanların bağırsaklarında doğal olarak bulunur ve bu hayvanlar hastalık belirtisi göstermeyebilir. Özellikle:
Sürüngenler (kaplumbağa, kertenkele, yılan gibi)
Amfibiler (kurbağa gibi)
Kümes hayvanları (tavuk, ördek vb.)
Bu hayvanlara temas sonrası ellerin yıkanmaması sonucu bulaşma meydana gelebilir.
3. Kişiden Kişiye Bulaşma
Enfekte kişilerin hijyen kurallarına dikkat etmemesi sonucu yayılabilir.
Özellikle tuvalet sonrası ellerin yıkanmaması ve sonrasında gıdalara temas etmesi bulaş riskini artırır.
4. Su Kaynaklı Bulaşma
Kirlenmiş içme suları veya enfekte kişilerin dışkısıyla kirlenmiş havuz suları bulaşta önemli bir faktördür.
5. Çapraz Bulaşma
Kontamine olmuş gıdalarla temiz gıdaların aynı ortamda bulunması veya aynı ekipmanların kullanılması sonucu gıdalara bulaşabilir.
Özellikle çiğ gıdaların kesildiği bıçak ve kesme tahtalarının iyice temizlenmemesi sık rastlanan bulaş yollarındandır.
6. Bitkisel Ürünler ve Bebek Mamaları
Bitkisel destek ürünleri ve konsantre sıvı/toz bebek mamaları da kontaminasyon riski taşıyabilir.
7. Risk Faktörleri
Piknikler, ev dışı beslenme ve yaz/sonbahar ayları gibi dönemlerde vakalar daha sık görülmektedir.
Özellikle az pişirme, yetersiz saklama ve soğutma koşulları bulaş riskini arttırır.
3. Hangi besinler Salmonella bulaşında sorumludur?
Genellikle kontamine olmuş gıdalar yoluyla bulaşır ve özellikle aşağıdaki besin grupları bu enfeksiyonun yayılmasında önemli rol oynar:
1. Kümes Hayvanları ve Et Ürünleri
Tavuk, hindi ve diğer kanatlı hayvan etleri en riskli gruplardandır.
Özellikle az pişmiş veya çiğ tavuk eti bulaşın en yaygın kaynaklarından biridir.
Kıyma, sosis, sucuk gibi işlenmiş et ürünleri de risk taşır.
Tavuk etinin iç sıcaklığının en az 75°C'ye ulaşması, bakterinin yok edilmesi için gereklidir.
2. Yumurta ve Yumurta Ürünleri
Çiğ veya az pişmiş yumurtalar risklidir.
Özellikle mayonez, krema, tiramisu gibi içinde pişmemiş yumurta bulunan yiyeceklerde bulaş riski yüksektir.
Yumurtaların tamamen pişirilmesi ve kabuklarının kırılmadan önce yıkanmaması önemlidir.
3. Süt ve Süt Ürünleri
Pastörize edilmemiş süt, peynir, dondurma ve diğer süt ürünleri risk taşır.
Özellikle açık sütlerin hijyenik olmayan koşullarda saklanması bulaş riskini artırır.
Pastörize süt ve süt ürünleri tercih edilmelidir.
4. Deniz Ürünleri
Balık, kabuklu deniz ürünleri (örneğin dondurulmuş karides) kaynaklar arasındadır.
Özellikle kontamine olmuş suların bu ürünlere bulaşma riski yüksektir.
Deniz ürünleri iyice pişirilmeli ve taze tüketilmelidir.
5. Çiğ Meyve ve Sebzeler
Kirlenmiş toprak, sulama suyu veya enfekte işçilerin teması sonucu meyve ve sebzeler bulaş kaynağı olabilir.
Özellikle marul, ıspanak, domates gibi çiğ tüketilen ürünler risk taşır.
Sebze ve meyveler tüketilmeden önce bol su ile iyice yıkanmalıdır.
6. Kuru Gıdalar ve Atıştırmalıklar
Fındık ezmesi, baharatlar, un, çikolata, tahıllar gibi ürünlerde de kontaminasyon görülebilir.
Kuru gıdaların uzun süre saklanabilmesi bu ürünlerde bakteri üremesi riskini artırır.
Bu ürünlerin saklama koşullarına dikkat edilmelidir.
7. Hazır ve İşlenmiş Gıdalar
Köpek maması, hazır sandviçler, dondurulmuş pizzalar gibi ürünlerde üretim veya saklama sırasında bulaş gerçekleşebilir.
Bu ürünler tüketilmeden önce yeterince ısıtılmalıdır.
8. Su ve Buz
Kirli su, bulaşta önemli rol oynar. Özellikle kaynağı belirsiz sular ve hijyenik koşullarda üretilmemiş buzlar risklidir.
Sadece güvenilir ve temiz su kaynakları tercih edilmelidir.
4. Salmonella hangi hastalıklara neden olur?
Hafif mide-bağırsak rahatsızlıklarından ciddi sistemik enfeksiyonlara kadar geniş bir hastalık yelpazesine yol açabilir.
1. Akut Gastroenterit
En yaygın enfeksiyon türüdür.
Genellikle kontamine gıdaların tüketilmesiyle ortaya çıkar.
Belirtiler: Karın ağrısı, ishal, mide bulantısı, kusma, ateş ve halsizliktir.
Semptomlar genellikle enfekte gıdanın tüketilmesinden 6-72 saat sonra başlar ve 4-7 gün sürebilir.
Çoğu olguda özel tedavi gerekmeden kendiliğinden iyileşir, ancak küçük çocuklar, yaşlılar ve bağışıklığı zayıf olan kişilerde şiddetli seyredebilir.
2. Tifo
S. typhi'nin neden olduğu ciddi bir hastalıktır.
Bakteriyemi gelişebilir.
Belirtiler: Yüksek ateş, karın ağrısı, baş ağrısı, iştahsızlık, halsizlik, kabızlık veya ishaldir.
Tedavi edilmezse bağırsak perforasyonu gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilir ve ölümcül olabilir.
3. Paratifo
S. paratyphi’ nin yol açtığı, tifoya benzeyen ancak daha hafif seyreden bir hastalıktır.
Belirtiler: Düzensiz ateş, mide-bağırsak şikayetleri ve deri döküntüleridir.
Genellikle tifoya göre daha kısa sürer ve daha hafif seyreder.
4. Bakteriyemi
Salmonella bakterisinin kan dolaşımına karışmasıyla meydana gelir.
Özellikle bağışıklık sistemi zayıf bireylerde daha sık görülür.
Belirtiler: Yüksek ateş, titreme, baş ağrısı ve kas ağrılarıdır.
Tedavi edilmediğinde ciddi komplikasyonlara yol açabilir.
5. Endovasküler Enfeksiyonlar
Kan damarlarına veya kalp kapakçıklarına yerleşerek enfeksiyon oluşturabilir.
Özellikle kalp kapak protezi olan kişilerde veya damar anomalileri bulunan hastalarda risk yüksektir.
6. Osteomiyelit
Bakterinin kan yoluyla kemik dokusuna ulaşması sonucu gelişir.
Özellikle orak hücre anemisi hastalarında daha sık görülür.
Tedavi edilmezse kalıcı hasarlara yol açabilir.
7. Apse ve Fokal Metastatik Enfeksiyonlar
Karaciğer, dalak veya diğer organlarda apselere neden olabilir.
Menenjite neden olabilir.
8. Kronik Taşıyıcılık
Bazı kişiler enfeksiyonu atlattıktan sonra uzun süre bakterileri bağırsaklarında taşıyabilir.
Kronik taşıyıcılar belirti göstermese de çevrelerine bakteri yayabilirler.
Risk Grubu:
Salmonella enfeksiyonu özellikle şu gruplar için daha tehlikeli olabilir:
Bebekler (<12 ay) ve küçük çocuklar (<5 yaş)
Yaşlı bireyler (>50 yaş)
Bağışıklık sistemi baskılanmış kişiler (HIV, kanser hastaları, kemoterapi alanlar vb.)
Kronik hastalıkları olan bireyler (diyabet, böbrek yetmezliği vb.)
5. Tifo ve Paratifo arasındaki fark nedir?
Tifo
Etken: S. typhi
Kaynak: Sadece insanlarda görülür; hayvanlar taşıyıcı değildir.
Bulaşma Yolu: Enfekte kişilerin dışkısı veya idrarı ile kirlenmiş su ve gıdalar yoluyla yayılır.
Kuluçka Süresi: Genellikle 7-14 gün (bazen 5-21 gün arasında değişebilir).
Belirtiler:
Uzun süren yüksek ateş
Halsizlik ve yorgunluk
Karın ağrısı ve kabızlık (ishal de görülebilir)
Bilinç bulanıklığı ve dalgınlık
Deride pembe renkte döküntüler (roseoller)
Komplikasyonlar: Tedavi edilmediğinde bağırsak perforasyonu, kanama ve organ yetmezliği gibi ciddi durumlara yol açabilir.
Tedavi: Genellikle antibiyotik gereklidir ve hastaneye yatış gerekebilir.
Paratifo
Etken: S. paratyphi A, S. paratyphi B ve S. paratyphi C
Kaynak: Hem insanlarda hem de hayvanlarda bulunabilir.
Bulaşma Yolu: Tifo ile benzer şekilde fekal-oral yolla bulaşır (kontamine su ve gıdalar en sık bulaşma kaynağıdır).
Kuluçka Süresi: Genellikle 1-10 gün
Belirtiler:
Tifoya benzer belirtiler görülür ancak genellikle daha hafif seyreder.
Ateş genellikle düzensiz ve daha düşük seviyededir.
Karın ağrısı, ishal veya kabızlık olabilir.
Bilinç bulanıklığı ve dalak büyümesi daha az yaygındır.
Komplikasyonlar: Paratifo genellikle daha kısa sürer ve komplikasyon oranı tifoya göre daha düşüktür.
Tedavi: Genellikle destekleyici tedavi yeterli olabilir; yalnızca ağır vakalarda antibiyotik tedavisi uygulanır.
6. Hangi tetkikler yapılmalıdır?
1. Kültür (Altın Standart)
Kültür, tanıda en güvenilir ve yaygın yöntemdir.
Sonucu genellikle 1-3 gün içinde çıkar.
Alınacak Örnekler:
Dışkı (gastroenterit vakalarında)
Kan (tifo ve bakteriyemi şüphesinde)
Kemik iliği (tifoda kan kültüründen daha güvenilirdir)
İdrar ve safra örnekleri (uzun süreli taşıyıcılığı saptamak için)
BOS (beyin omurilik sıvısı) (menenjit şüphesinde)
Not: Kültür yapılırken MacConkey, EMB (Eosin Metilen Mavisi) ve SS (Salmonella-Shigella) gibi seçici besiyerleri kullanılır.
2. Serolojik Testler
Antikorların tespiti için yapılır.
En yaygın serolojik testler: Gruber-Widal Testi: Tifo ve paratifo enfeksiyonlarını tespit etmek için kullanılır.
O antijeni (somatik antijen) → Aktif enfeksiyonu gösterir.
H antijeni (flagella antijeni) → Daha önce geçirilmiş enfeksiyonu gösterebilir.
Dot EIA (Dot Enzyme Immunoassay): S. typhi'nin dış membran proteinine (OMP) karşı oluşan IgM antikorlarını saptar.
Not: Serolojik testler tek başına kesin tanı koymak için yeterli değildir ve genellikle destekleyici olarak kullanılır.
3. Moleküler Testler (PZR - Polimeraz Zincir Reaksiyonu)
PZR testi, bakterinin DNA'sını hızlı ve kesin şekilde tespit eden bir yöntemdir.
Özellikle gıda kaynaklı salgınların kaynağını tespit etmede etkili bir yöntemdir.
Kültür yönteminden daha hızlı sonuç verir ancak yalnızca canlı bakterileri değil, ölü bakterileri de tespit edebileceğinden dikkatle yorumlanmalıdır.
4. Hızlı Test Kitleri
GLISA Rapid Test gibi hızlı test kitleri ile kontamine gıda ürünlerinde veya hayvan yemlerinde bakterinin tespiti yapılabilir.
Bu testler genellikle altın kaplama antikorlar kullanılarak hızlı sonuç verir.
5. Kan Tahlili (Genel Değerlendirme)
Lökopeni tifo hastalığında görülebilir.
Paratifo hastalarında ise bazen hafif lökositoz görülebilir.
Eozinofil seviyelerinde azalma ve orta düzeyde sedimentasyon artışı da enfeksiyonu düşündüren bulgular arasındadır.
6. Dışkı Mikroskopisi
Dışkıda lökosit ve eritrositlerin tespiti enfeksiyonu düşündürebilir, ancak kesin tanı için kültür gereklidir.
7. Hangi hastalara tedavi verilmelidir?
Hafif ve kendiliğinden iyileşen vakalarda antibiyotik tedavisi önerilmez, çünkü bu durum bakteri taşıyıcılığını uzatabilir ve antibiyotik direncine yol açabilir. Ancak bazı risk gruplarında ve komplikasyon riski yüksek hastalarda antibiyotik tedavisi gereklidir.
Antibiyotik Tedavisi Gereken Hasta Grupları
Aşağıdaki gruplar enfeksiyonu daha ağır geçirebileceğinden veya komplikasyon riski taşıdığından antibiyotik tedavisi gereklidir:
Bağışıklık sistemi zayıf bireyler
HIV/AIDS hastaları
Kanser tedavisi gören hastalar (kemoterapi veya radyoterapi alanlar)
Organ nakli alıcıları
Kortikosteroid veya immünosupresif tedavi alanlar
Bebekler (<12 ay) ve yaşlılar (>50 yaş )
Özellikle bağışıklık sistemi zayıf olan yenidoğanlarda enfeksiyon şiddetli seyredebilir.
Orak hücre anemisi veya diğer hemoglobinopati hastaları
Bu grupta enfeksiyon, osteomiyelit gibi komplikasyonlara yol açabilir.
Kronik hastalığı olanlar
Diyabet, böbrek yetmezliği, siroz veya kronik granülomatöz hastalığı bulunan bireyler risk altındadır.
Protez kalp kapağı veya damar grefti olan hastalar
Bu tür hastalarda damarlara yerleşerek enfeksiyon riski oluşturabilir.
Kontrol altında olmayan HIV enfeksiyonu
İleri evre HIV enfeksiyonu olan hastalarda bakteriyemi riski yüksektir.
Şiddetli sıtma anemisi ve yetersiz beslenme olan çocuklar
Özellikle düşük gelirli bölgelerde bu durum daha sık görülmektedir.
Antibiyotik Tedavisinin Önerilmediği Durumlar
Hafif seyreden gastroenterit vakalarında antibiyotik kullanılmaz.
Sağlıklı bireylerde genellikle bol sıvı ve elektrolit desteğiyle iyileşme sağlanır.
Tedavi Edilmediğinde Komplikasyon Riski Taşıyan Durumlar
Antibiyotik tedavisi uygulanmazsa şu komplikasyonlar gelişebilir:
Bağırsak perforasyonu
Bağırsak kanaması
Kolesistit
Hepatit
Piyelit ve piyelonefrit
Menenjit
8. Tedavide ne verilmelidir?
Olguların tedavisi; hastalığın şiddeti, hastanın genel sağlık durumu ve enfeksiyonun yayılımına göre değişiklik gösterir. Tedavide temel prensip, hastanın sıvı ve elektrolit dengesini korumak ve gerektiğinde uygun antibiyotik kullanmaktır.
1. Destekleyici Tedavi (Hafif ve Orta Şiddetli Vakalar)
Çoğu hafif gastroenterit vakasında antibiyotik tedavisi gerekmeyip şu yöntemler uygulanır:
Bol sıvı tüketimi: Su, tuz-şeker karışımlı rehidrasyon çözeltileri
Elektrolit dengesinin sağlanması
Ateş düşürücüler (parasetamol gibi)
Probiyotikler (bağırsak florasını düzenlemek için önerilebilir)
Hafif vakalar genellikle 4-7 gün içinde kendiliğinden iyileşir.
2. Antibiyotik Tedavisi (Ağır ve Risk Grubu Vakalar)
Antibiyotik tedavisi özellikle şu durumlarda gereklidir:
Tifo ve paratifo enfeksiyonları
Bakteriyemi
Bağışıklık sistemi zayıf hastalar
Orak hücre anemisi veya kronik hastalığı olanlar
Komplikasyon gelişme riski yüksek olan hastalar
Önerilen Antibiyotikler:
Ampisilin
TMP-SMX (Trimetoprim-Sülfametoksazol)
3. Kuşak sefalosporinler (örneğin seftriakson, sefotaksim)
Fluorokinolonlar (örneğin siprofloksasin)
3. kuşak sefalosporinler, özellikle çocuklarda ve hamilelerde tercih edilir.
3. Tifo Tedavisinde Özel Yaklaşım
Fluorokinolonlar (örneğin siprofloksasin) tifo tedavisinde ilk tercih edilen ilaçlardandır.
Ancak bazı bölgelerde S. typhi suşlarının fluorokinolonlara dirençli olduğu bildirilmiştir. Bu durumda:
Azitromisin
3. kuşak sefalosporinler alternatif olarak kullanılır.
Tifo taşıyıcılığının önlenmesinde uzun süreli antibiyotik tedavisi (örneğin ampisilin veya siprofloksasin) gerekebilir.
4. Komplikasyon Gelişmiş Hastalarda Tedavi
Bağırsak perforasyonu, menenjit veya osteomiyelit gibi komplikasyonlarda yoğun bakım desteği ve intravenöz antibiyotik tedavisi gereklidir.
Tedavi süresi genellikle 10-14 gün kadar sürer ve hastanın durumuna göre uzatılabilir.
5. Antibiyotik Direnci
Son yıllarda antibiyotik direnci önemli bir sorun haline gelmiştir. Özellikle fluorokinolon ve ampisilin direnci bazı bölgelerde yaygındır. Bu nedenle:
Tedaviye başlamadan önce kültür yapılmalıdır ve bakterinin antibiyotik duyarlılığı değerlendirilmelidir.
Gereksiz antibiyotik kullanımı önlenmelidir.
9. Korunma nasıl olmalıdır?
Temel prensip, bakterinin bulaşma yollarını engellemek ve hijyen kurallarına uymaktır. Korunma yöntemleri; gıda hijyeni, kişisel hijyen ve çevresel önlemleri kapsar.
1. Gıda Hijyeni
En yaygın bulaşma yolu kontamine gıdalardır. Bu nedenle:
Pişirme Kurallarına Dikkat Edin:
Tavuk, yumurta, et ve deniz ürünleri gibi riskli gıdalar iyice pişirilmelidir.
Özellikle kümes hayvanlarının etinin iç sıcaklığı en az 75°C'ye ulaşmalıdır.
Çiğ ve Pişmiş Gıdaları Ayırın:
Çiğ tavuk, et veya balık gibi ürünlerin temas ettiği bıçak, kesme tahtası ve mutfak ekipmanları mutlaka temizlenmelidir.
Çiğ gıdalar, pişmiş ve yenmeye hazır gıdalardan ayrı saklanmalıdır.
Gıda Saklama Koşullarına Dikkat Edin:
Yiyecekler uygun sıcaklıklarda saklanmalı; özellikle et, süt ve yumurta gibi hassas ürünler buzdolabında muhafaza edilmelidir.
Çözdürülen gıdalar tekrar dondurulmamalıdır.
Yumurta Tüketiminde Dikkat:
Çiğ yumurtayla hazırlanan ürünlerden (örneğin mayonez, tiramisu) mümkün olduğunca kaçınılmalıdır.
Yumurta kabuklarının kırılmadan önce yıkanması önerilmez; bu işlem bakterilerin yumurta içine geçmesine neden olabilir.
Pastörize Ürünler Tercih Edin:
Süt ve süt ürünlerinde pastörize edilmiş olanlar tercih edilmelidir.
2. Kişisel Hijyen
Ellerinizi Düzenli Olarak Yıkayın:
Yemek hazırlamadan önce ve sonra
Yemekten önce
Tuvalet sonrası
Hayvanlarla temas ettikten sonra
Mutfak Hijyenine Dikkat Edin:
Mutfak tezgahları, kesme tahtaları ve mutfak aletleri düzenli olarak sıcak su ve sabunla temizlenmelidir.
Mutfakta kullanılan temizlik bezleri ve süngerler sık sık değiştirilmelidir.
3. Hayvan Temasından Kaçınma
Sürüngenler (kaplumbağa, yılan, iguana vb.) ve amfibiler (kurbağa gibi) salmonella taşıyabilir.
Bu tür hayvanlara temas sonrası eller mutlaka sabun ve su ile yıkanmalıdır.
Bağışıklık sistemi zayıf olan kişiler, özellikle bebekler ve yaşlılar, bu hayvanlarla temastan kaçınmalıdır.
4. Su ve Çevre Hijyeni
İçme suyu kaynaklarının kirlenmemesi sağlanmalıdır.
Kanalizasyon sızıntısı gibi çevresel risk faktörlerinin kontrol altına alınması önemlidir.
Piknik, kamp gibi açık hava etkinliklerinde içme suyunun kaynağından emin olunmalı ve gerektiğinde su kaynatılarak tüketilmelidir.
5. Aşı
Dünyada Ty21a antijeninin kullanıldığı oral, Vi kapsüler polisakkarid parenteral ve inaktive tüm hücre olmak üzere üç farklı aşı kullanılmaktadır.
Yalnız S. typhi’ye karşı bağışıklık sağlarlar.
Riskli bölgelere (Hindistan, Mısır, Fas, Batı Afrika ve Peru) gitmeden 10-14 gün önce uygulanmalıdır.
6. Antibiyotik Direncini Önleme
Hayvancılık sektöründe ve tarımda gereksiz antibiyotik kullanımı azaltılmalıdır.
Gıda endüstrisinde hijyen standartlarının artırılması dirençli Salmonella türlerinin yayılmasını engelleyebilir.
10. Bildirimi zorunlu mudur, nasıl yapılır?
Salmonella enfeksiyonları, özellikle gıda kaynaklı salgınlar açısından önemli bir halk sağlığı sorunudur ve bildirimi zorunlu hastalıklar kategorisine dahildir. Türkiye'de bu tür enfeksiyonların bildirimi, Bulaşıcı Hastalıkların İhbarı ve Bildirimi Sistemi (İBBS) kapsamında gerçekleştirilir.
1. Bildirimi Gerektiren Salmonella Türleri
Aşağıdaki Salmonella türlerinin bildirimi zorunludur:
S. typhi (Tifo)
S. paratyphi A, B, C (Paratifo)
Non-tifoidal salmonella (Gastroenterit vakalarında)
Not: Tifo ve paratifo gibi sistemik enfeksiyon yapan Salmonella türleri acil bildirim gerektirir.
2. Bildirim Süreci
Tifo ve Paratifo enfeksiyonları:
Tanı konduktan sonra 24 saat içinde en yakın sağlık müdürlüğüne telefon, faks veya elektronik sistem üzerinden bildirim yapılmalıdır.
Non-tifoidal salmonella enfeksiyonları
Bu tür vakalar için haftalık bildirim yapılır (sürveyans amaçlı kaydedilir).
3. Uluslararası Bildirim
Tifo, Paratifo veya geniş kapsamlı salmonella salgınları gibi ciddi vakalar, Türkiye'deki sağlık otoriteleri tarafından:
Dünya Sağlık Örgütü (WHO)
Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi (ECDC) gibi uluslararası sağlık kuruluşlarına rapor edilebilir.
KAYNAKÇA
1. Rivera D, Toledo V, Pillo FD, Dueñas F, Tardone R, Hamilton-West C, Vongkamjan K, Wiedmann M, Switt AIM. Backyard Farms Represent a Source of Wide Host Range Salmonella Phages That Lysed the Most Common Salmonella Seralarsa. J Food Prot. 2018; 23:272-278.
2. Majowicz SE, Musto J, Scallan E, et al: The global burden of nontyphoidal . Clin Infect Dis 2010; 50:882-889.
3. Hohmann, Elizabeth L. "Salmonella Infections." In Mandell, Douglas, and Bennett's Principles and Practice of Infectious Diseases, edited by John E. Bennett, Raphael Dolin, and Martin J. Blaser, 9th ed., 2507-2519. Elsevier, 2020.
4. 5. Centers for Disease Control and Prevention. Typhoid & Paratyphoid Fever. In CDC Yellow Book 2024: Health Information for International Travel, 2024. Erişim adresi: https://wwwnc.cdc.gov/travel/yellowbook/2024/infections-diseases/typhoid-and-paratyphoid-fever.
5. World Health Organization. (2015). Salmonella (non-typhoidal) Fact Sheet. Erişim adresi: https://www.who.int/news-room/fact-sheets/detail/salmonella-(non-typhoidal)
6. U.S. Food and Drug Administration. Guidelines for the Detection of Salmonella in Food Products. 2021. Erişim adresi: https://www.fda.gov.
7. Erişkin Bağışıklama Rehberi 2024. Türk EKMUD (Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği), 2024, https://www.ekmud.org.tr/files/uploads/files/eriskin-bagisiklama-rehberi-2024.pdf.