V. Türkiye EKMUD Erişkin Bağışıklama Akademisi Gaziantep’te gerçekleştirildi.

Bağışıklama kavramı uzun yıllar hep çocukluk aşılaması üzerinden anlam kazanmış olmasına rağmen son senelerde giderek artan erişkin risk grupları, giderek yaşlanmakta olan nüfus, aşıyla önlenebilir hastalıklara maruz kalan erişkinlerin sayıca artması, çocukluk çağında kazanılan bağışıklığın zamanla azalması ve çocukluk döneminde olmayan yeni aşıların eklenmesi ve tekrar dozlarına ihtiyacın olması bağışıklamanın sadece çocukluk çağına özgü olmadığını ortaya koymakta, böylece “Yaşam boyu bağışıklama” kavramı önem kazanmaktadır. Üstelik, son yaşadığımız COVID-19 pandemisinin aşıyla kontrol altına alınması bu kavramın önemini bir kez daha vurgulamıştır.

Yaşam boyu bağışıklama çerçevesinde, özellikle erişkin bağışıklama, ne yazık ki, istenilen seviyede uygulanamamaktadır. Aşı tereddütü küçük bir neden olmakla beraber esas sorun yeterli farkındalığın olmaması, bilgi eksikliği ve risk gruplarında esas hastalığın tedavisi ve bakımı yapılırken aşılanmanın ihmal edilmesidir. Tabii ki, bu sorunun çözümünde biz hekimler başta olmak üzere sağlık çalışanlarına büyük bir iş ve sorumluluk düşmektedir. Her şeyden önce farkındalığın arttırılması ve bilgi eksikliğinin giderilmesine ihtiyaç vardır. Erişkin yaş grubunda önerilen aşı takvimi çocuklardan çok farklıdır çünkü farklı risk gruplarından oluşmaktadır. Bu ihtiyacı karşılamayı amaç edinen Türkiye EKMUD Erişkin Bağışıklama Çalışma Grubu ülkemizde bir ilk olan Erişkin Bağışıklama Rehberini 2009 yılında oluşturmuş ve gelişmeler ışığında birçok kez güncellemiştir.

Erişkin bağışıklamada hedef kitleyi farklı yaşlardaki sağlıklı erişkinler ve çeşitli hastalıkları nedeniyle belirli enfeksiyonlara yatkınlığı artan değişik erişkin grupları oluşturmaktadır. Bu yüzdendir ki, bu hedef kitleye ulaşmak farklı disiplinlerden hekimlerin iş birliğini ve bağışıklama konusuna ilgisini gerektirmektedir. Çalışma grubumuzun oluşturulmasında da bu konuya dikkat edilmiş ve farklı uzmanlık derneklerinin temsilcileriyle beraber çok güzel, uyumlu bir çalışma ortamı yaratılmıştır. Bu multisipliner çalışmanın ürünü olarak ortaya çıkan rehberimizin dışında bugüne kadar 4 akademi düzenlenmiş, bu akademilerde erişkin bağışıklama ile ilgili konular ve bağışıklama pratiğindeki sorunlar detaylarıyla ele alınmıştır.

Rehberimizin son 2024 güncellemesini yayınladığımız bu yılda, 20-22 Eylül 2024 tarihlerinde Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi ev sahipliğinde "V.Erişkin Bağışıklama Akademisi" gerçekleştirilmiştir.

Bu akademimizde 2024 yılında uygulanmaya başlanan ve başlanacak yeni aşılar detaylı olarak gözden geçirilmiş, her zaman olduğu gibi uygulamadaki sorunlar ve çözüm önerileri tartışılmıştır. Bağışıklamada medyanın rolü bu konunun uzmanı akademisyen ve muhabir gözüyle tartışılmıştır. Bunların yanında, farklı risk gruplarında aşılanma önerileri ve kafa karıştıran konular olgular üzerinden konunun uzmanları eşliğinde tartışılmıştır.

Özellikle suçiçeği, kızamıkçık, kızamık gibi hastalıkların gebelik sırasında geçirilmesi ciddi sonuçlar ortaya çıkarabileceği ve bunların aşılarının canlı olması sebebiyle gebelikte yapılamayacağından gebelik öncesi aşılamanın tamamlanması önemlidir.

Ülkemizde kronik kalp ve akciğer hastalıkları, diabetes mellitus gibi kronik hastalıklar, yaşlanan nüfusla birlikte giderek artmaktadır. Bu gruptaki hastalarda özellikle influenza ve pnömokok gibi solunum yolu enfeksiyonlarına bağlı hastane yatışı, yoğun bakım ünitesine yatış ve mortalite artmaktadır. Bu yüzden özellikle pnömokok ve influenza aşıları yapılmalıdır. Halen iki farklı teknoloji ile üretilen pnömokok (zatüre) aşıları bulunmaktadır. Önceki yıllarda 13 valanlı konjuge aşıyı, bir yıl sonrasında 23 valanlı polisakkarit aşıyı önerirken yeni bir gelişme olarak geçtiğimiz aylarda 15 ve 20 valanlı konjuge aşılar da ülkemizde ruhsat aldı. 20 valanlı aşı uygulananlarda artık tekrar bir polisakkarit aşısı uygulamasına gerek kalmadı.

Kronik böbrek hastaları ilerde hemodiyaliz veya renal transplant adayı olabileceğinden hastalığın erken döneminde eksik olan erişkin aşılarının yapılması, özellikle hepatit B aşısı ayrıca önemlidir.

Son 10-15 yılda tüm dünyada ve ülkemizde zona vakalarında artış görülmektedir. Özellikle 50 yaşından sonra ilerleyen yaşla birlikte zonaya yakalanma riski artar. Üstelik zona geçiren kişilerde %5-30 arasında değişen oranlarda tekrarlama riski vardır. Önceki yıllarda ülkemizde canlı zona aşısının ruhsatı vardı fakat teminde sıkıntı yaşanmaktaydı ve bazı gruplarda (bağışıklığı baskılanmış bireyler gibi) yapılması uygun değildi. Yeni bir gelişme olarak geçtiğimiz aylar içinde rekombinant zona aşısı ülkemizde ruhsat aldı. Şu anda 50 yaş üzeri tüm bireyler ve 18 yaş üzeri kronik hastalığı olanlar ve immunsupresif hastalığı olan veya tedavi gören bireylere önerilmektedir.

Akademimiz sırasında tartışılan konulardan biri; erişkin yaş grubunda yapılan aşıların kayıtlarına her sağlık sunucusunun ulaşamaması, basamaklar arasında entegrasyon olmaması nedeni ile tetkiklerin ve aşıların her sağlık kuruluşunda görülememesi ve gereksiz yere aynı tetkiklerin yapılmasına, ülkemiz kaynaklarının israf edilmesine yol açtığı tartışıldı. Benzer şekilde, tartışılan en önemli konulardan biri de; risk grubundaki hastalara ulaşılması ve aşılanmasının sağlanması konusunda bilgilendirme eksikliği olduğuydu. Çözüm önerisi olarak; sağlık sunucuları arasında otomasyon sistemlerinin entegrasyonunun sağlanması, tanı kodları üzerinden risk grubunda olan bireylere ve sorumlu aile hekimlerine aşılanmaları konusunda bilgilendirme mesajları gitmesi, farklı basamakların ve sağlık sunucularının otomasyon sistemlerinin entegrasyonu ile risk grubunda olduğunu gösteren tanı ve tetkiklerinin yanında aşı bilgilerine her sağlık sunucusunun ulaşabilmesinin sağlanması olduğuna karar verildi. Bu sorunun çözümünde esas olarak sağlık otoritesine görev ve sorumluluk düştüğü konusunda fikir birliği gösterildi.